Sorunlu Kredi Yükü Bankaları Zorluyor: Bankalar VYŞ’lere Alacakları Devrediyor
Bankacılık sektöründeki sorunlu kredi yükü, sadece takipteki kredileri ve kredi kartlarını kapsamıyor. Takibe alınan kredi ve kredi kartı borçları 400 milyar lirayı aşarken, bankalar riskli alacaklardan umudu keserek varlık yönetim şirketlerine devrediyor. Ancak bu devirlerin arka planında ekonomik ve hukuki tartışmalar yatıyor. Merkez Bankası’nın 2025 yılı finansal istikrar raporuna göre, varlık yönetim şirketlerinin elindeki alacak büyüklüğü Mart 2025’te 79 milyar liraya ulaşarak yıllık yüzde 67.4 artış gösterdi. Son 3 ayda ise büyüme oranı yüzde 79.6’ya ulaştı.
13.9 Milyon Dosya Var
Bankaların Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklamalara göre, 2025 yılının başından 29 Mayıs’a kadar toplam anapara ve faiz tutarı yaklaşık 12 milyar TL olan bireysel ve ticari alacaklar, ihale yoluyla varlık yönetim şirketlerine devredildi. Bu borçların satış fiyatı oldukça dikkat çekici: 1 liralık borç 20 ila 35 kuruş arasında el değiştirdi. Finansal Kurumlar Birliği verilerine göre bankaların varlık yönetim şirketlerine devrettiği kredi dosyalarının sayısı 13.9 milyonu (6.8 milyon kişiye ait) olup, toplam tutarı 135.2 milyar TL’yi buluyor. Yönetilen tahsili gecikmiş borcun yüzde 47’si ticari kredilerden, yüzde 53’ü ise bireysel kredilerden oluşmaktadır. Bu durumlar, hem ekonomik hem de hukuki açıdan dikkat çekicidir. Geçtiğimiz günlerde BDDK eski üyesi ve hukuk profesörü Kemal Çevik’in açıklamaları, milyonlarca borçlu için yeni bir tartışma başlattı.
Gazetemiz’den Erdoğan Süzer’e konuşan Prof. Çevik, bankalardan alacak devralarak icra yoluna başvuran varlık yönetim şirketlerinin hukuki meşruiyetinin ciddi şekilde sorgulanması gerektiğini savundu. Türkiye’de faaliyet gösteren yaklaşık 27 varlık yönetim şirketi bulunmakta olup, bu şirketler BDDK tarafından denetlenmekte ve belirli yasal düzenlemelere tabi olarak faaliyet göstermektedir.
‘Hiçbirinde Beyan Yok’
Ekonomist Erol Taşdelen de süreç hakkında önemli bir noktaya dikkat çekti. Kredi sözleşmeleri hukuki olarak borç-alacak ilişkisine dayanmaktadır ve bu ilişkinin üçüncü kişilere devredilebilmesi için borçlunun açık rızası olması gerekmektedir. Taşdelen, “Kredi sözleşmeleri eninde sonunda bir borç-alacak ilişkisi üzerine kuruludur. Banka sözleşmelerinde, kredi kullanıcısının açıkça ‘bu krediyi üçüncü kişilere devredebilir’ şeklinde bir rızasının bulunması gerekmektedir. Ancak böyle bir rıza hiçbir sözleşmede yok” şeklinde yorumda bulundu.